7 Nisan 2018 Cumartesi

Küllerinden doğan MANDOLİN

      Üst komşum Mehmet abinin birazcık istifleme huyu var. kolay kolay bir şey atamıyor.Nedenini soruyorum tiyatronun getirdiği bir huy ,herşey dekor olarak kullanılabilir cevabını alıyorum.Geçen derse gittiği bir okulda atıl durumda çöpe atılmak üzereyken 2 kırık mandolin bulmuş.Tabi ben bunlarla bir şey yaparım düşüncesiyle emektar panelvanının arkasına atmış.Zaten aracın arkası çerçi gibi aradığın her şeyi bulabilirsin.Aklına gelemiyecek ne ararsan var.Evine çıkarken kapımı tıklattı.Uğurcum 2 tane var birini senin için aldım dedi.Nedense mandolin denince aklıma direk Köy enstitüleri geliyor.Birde mandolinin o kırık dökük, yıpranmış halini görünce ,  zamanın güzel okullarının komünizm tehlikesi bahane edilerek kapatıldığını hatırlıyorum.Canım Ülkemde eğitim sisteminin aradan geçen onca yıla rağmen hala oturtulamaması da cabası.Bu duygularla işe koyuluyorum 

Mandolin bana bu şekilde geldi.İlk önce bütün parçalarını tek tek söktüm.


Ana tekneyi metal parçalardan arındırdıktan sonra eski cilası ve boyası çıkana kadar  zımparaladım.
Üzerindeki çatlağı gemici tutkalıyla doldurup kurumaya bıraktım.
Tutkal kuruduktan sonra kabasını temizleyip komple ince zımpara attım. 


Metal parçalarıda tek tek zımpara ile temizledim.


Gergi kulakçıkları için minik tahtalar kesip zımparayla şekil verdim .ahşap boncuklarla birleştirdim.Alt eşik içinde küçük bir tahta parçasına şekil verip diğer kulakçıklarla birlikte Pinotexleyip kuruduktan sonra tekne cilasıyla cilaladım.


Teknenin arkası gözüme çok boş geldiği için ahşap yakma makinesiyle  barış işareti  işledim.Bu arada işaret ilk olarak 1958 yılında nükleer silahsızlanma için yapılan bir protestoda kullanılmış.Ve Günümüzün barışı simgeleyen en ünlü ikonu haline gelmiş.Ardından tüm ahşap tekneyi pinotex le boyadım.Bu madde ahşabın dış etkenlerden koruyup damarlarının belirginleşmesini sağlıyor.Ve rengi doğal bir kahverengiye döndürüyor


Resimlerini çekemedim ama teknenin ön yüzüne zamanında merak saldığım için topladığım deseni hoşuma giden peçete transferi yaptım.Buda şöyle oluyor peçeteler genellikle 4 kat ilk baskılı katı incecik alıyorsunuz , diğerleri kullanılmıyor.Kırtasiyelerde bu transfer için hazır solüsyonlar var dilediğiniz yüzeye peçeteyi yatırıp altını üstünü bu solüsyonla sıvıyorsunuz.İlk etapta beyazımsı dursa da kuruyunca şeffaf oluyor.


Ve en sonunda tüm parçaları birleştirip işlemimizi bitiriyoruz.




Şuan da evimin en güzel köşesini süslüyor...


Sanatla kalın...


6 yorum:

  1. Sizi tebrik ediyorum aziz dostum. Bloga ilk yorum yazan şahıs olmanın haklı gururunu yaşarken, bir yandan da mandoline hayran hayran bakıyorum. Belli ki buradan öğrenecek çok şeyimiz olacak. Hangi malzeme nerede, nasıl kullanılır detaylarına kadar göreceğiz, bilmediğimiz yöntem ve malzemeleri de öğreneceğiz. Yeni yazılarını heyecanla bekliyorum, umarım bıkıp usanmadan uzun yıllar devam edersin burada yazmaya. Yazacak çok şeyi olan insanların bilgilerini paylaşması bizler için büyük şans.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel sözlerin için teşekkür ederim aziz dostum.
      Birbirimizden öğreneceğimiz çok şey var.
      Dünyayı sanat kurtaracak.Sağlıcakla...

      Sil
  2. Ellerinize sağlık. Hayata dönerek, döndürülerek nasıl bir ilham kaynağı olmuştur ve nasıl mutludur. Başarılar dilerim

    YanıtlaSil
  3. Merhabalar.
    Benim ilk müzik enstrümanım mandolindir. Ben de mandolinle müzik bilgilerimi geliştirdim. Ortaokulda müzik derslerimize branş öğretmeni olmadığı için sınıf öğretmenleri gelirdi. Çünkü onlar köy enstitülerinde mandolin çalmayı öğrenmişlerdi.
    Ben de çok böyle deforme olmuş mandolinlerle karşılaştım ama sizin gibi sabır göstererek onları tamir etmeye hiç kalkışmadım. Sizi takdir ettim. Elinize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.

    Daha sonra bağlama öğrendim, daha sonra gitar, daha sonra keman, daha sonra kabak kemane, daha sonra ut. Şimdi bu enstrümanların hiçbirini elime almıyorum. Memleketteki evde bir ut ve bir keman duruyor, kemençe de vardı, kemençeyi de oğlum heveslendi o götürdü. Nefesli çalgılardan zurna ve mey ile uğraştım, ama beceremedim. Ben tüm bu saydığım enstrümanları kendi başıma öğrendim, ama yanlış öğrendiğim için, doğrusunu bir türlü öğrenemedim, daha doğrusu öğrenmeye pek hevesim kalmamıştı.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
  4. Merhabalar.
    Ziyaret ettiğim blogcuların blog sayfa dizaynlarını ve kullandıkları temaları da incelerim. Siz de Bloggerin kendi temaladından birini ve ayarlardan sağlı sollu iki sidebarı seçmişsiniz. Tema üst başlığınızı da yazı kullanmadan resimlerle anlatmaya gayret etmişsiniz. İki sidebarı üst başlığı geniş tutmak için mi kullandınız? Sidebarlarınız boş kalmış, orta bölüm ise paylaşımın uzunluğu sebebiyle aşağıya kadar uzanmış. Ben sizin yerinize olsaydım sağ kenara tek sidebar alır, temayı da ayarlardan başlığınız ın uzunluğu kadar genişletirdim. Öyle daha güzel dururdu diye düşündüm. Bu sadece bir öneridir. Zevkler ve renkler tartışılmaz ama, bunu benim hadsizliğime bağışlayın lütfen.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil