21 Nisan 2018 Cumartesi

Evren Hakkında (uzay,zaman,gezegen,gökada,yıldız,ışık,kozmos)

Çoğu insan hayatının bir döneminde evreni ,dünyayı ,benliğini ,yaşama nedenini ve amacını sorgular.Benim bu dönemim liseden üniversiteye geçiş zamanıma denk geldi.Ve bu evreye girdiğin vakit ,sorularına bulduğun her cevap yeni bir soru çıkarır karşına.Bu da insanı meraka ve araştırmaya iter.Bunun sonucunda astronomiden dine , dinden felsefeye uzanan bir serüvene girdim.Bu yazımda astronomi alanında ilgimi çeken bilgilerden bahsedeceğim.

Dünyamız samanyolu gök adasının içindeki güneş sisteminde bulunuyor.Evrende hesaplamalara göre 300 milyar galaksi var.Bizim Gök adamızda(galaksi) 400 milyar yıldız olduğu varsayılıyor.Güneşimizin de bir yıldız olduğunu düşünürsek,galaksimizin büyüklüğünü siz düşünün.İnsan aklı bu büyüklükleri anlamakta zorlanıyor.


Güneşimiz samanyolu’nun merkezinden yaklaşık 26.000 ışık yılı uzaklıkta bulunuyor.

Bu arada ışık yılı zaman değil mesafe ölçüsüdür ve 1 ışık yılı  9.5 trilyon kilometreye tekabül ediyor.
Güneş sistemi, Samanyolu Galaksisi’nin merkezi etrafında saniyede ortalama 230 km hızla yol alır.Yani dünyamız ve gezegenler  okullarda gördüğümüz gibi durağan bir güneş etrafında değil ,aşağıda eklediğim GIF resimdeki gibi hareket ediyor.



Birde gezegenlerin güneşin etrafında neden deli gibi döndüğüne  açıklık getirelim bir GIF resimle.



Dünyada yer çekimi dediğimiz , uzayda kütle çekimi olarak adlandırdığımız bir fenomen mevcuttur.Kütleli herşey yani gezegenler ,yıldızlar , galaksiler uzay zamanı büker .Bu yüzden kütlesi küçük olan madde kütlesi büyük olanın etrafından yani çekim alanından kaçamaz.
Aşşağıda ki video kütle çekiminin ve uzay zaman bükülmesinin çok güzel örneği.Elin öğretmenleri ne güzel düzenekler kurup öğrencileri nasıl da güzel bilgilendiriyor.İnsan çok özeniyor.



Bu bilgiler eşliğinde görülebilir evrenin dahi uçsuz bucaksız olması insanı hayretler içinde bırakıyor.

Ve evrende yanlız olduğumuzu düşünmek inanın çok komik geliyor ...
Bir tavsiye ; izlemediyseniz Cosmos belgeselini mutlaka izleyin .Carl saganın sunumu eski yapım  ilk belgeseldir. Neil deGrasse Tyson nın sunduğuda (Cosmos:bir uzay serüveni ) güncellenmiş yeni versiyonudur.
Bilimle kalın...

7 Nisan 2018 Cumartesi

Küllerinden doğan MANDOLİN

      Üst komşum Mehmet abinin birazcık istifleme huyu var. kolay kolay bir şey atamıyor.Nedenini soruyorum tiyatronun getirdiği bir huy ,herşey dekor olarak kullanılabilir cevabını alıyorum.Geçen derse gittiği bir okulda atıl durumda çöpe atılmak üzereyken 2 kırık mandolin bulmuş.Tabi ben bunlarla bir şey yaparım düşüncesiyle emektar panelvanının arkasına atmış.Zaten aracın arkası çerçi gibi aradığın her şeyi bulabilirsin.Aklına gelemiyecek ne ararsan var.Evine çıkarken kapımı tıklattı.Uğurcum 2 tane var birini senin için aldım dedi.Nedense mandolin denince aklıma direk Köy enstitüleri geliyor.Birde mandolinin o kırık dökük, yıpranmış halini görünce ,  zamanın güzel okullarının komünizm tehlikesi bahane edilerek kapatıldığını hatırlıyorum.Canım Ülkemde eğitim sisteminin aradan geçen onca yıla rağmen hala oturtulamaması da cabası.Bu duygularla işe koyuluyorum 

Mandolin bana bu şekilde geldi.İlk önce bütün parçalarını tek tek söktüm.


Ana tekneyi metal parçalardan arındırdıktan sonra eski cilası ve boyası çıkana kadar  zımparaladım.
Üzerindeki çatlağı gemici tutkalıyla doldurup kurumaya bıraktım.
Tutkal kuruduktan sonra kabasını temizleyip komple ince zımpara attım. 


Metal parçalarıda tek tek zımpara ile temizledim.


Gergi kulakçıkları için minik tahtalar kesip zımparayla şekil verdim .ahşap boncuklarla birleştirdim.Alt eşik içinde küçük bir tahta parçasına şekil verip diğer kulakçıklarla birlikte Pinotexleyip kuruduktan sonra tekne cilasıyla cilaladım.


Teknenin arkası gözüme çok boş geldiği için ahşap yakma makinesiyle  barış işareti  işledim.Bu arada işaret ilk olarak 1958 yılında nükleer silahsızlanma için yapılan bir protestoda kullanılmış.Ve Günümüzün barışı simgeleyen en ünlü ikonu haline gelmiş.Ardından tüm ahşap tekneyi pinotex le boyadım.Bu madde ahşabın dış etkenlerden koruyup damarlarının belirginleşmesini sağlıyor.Ve rengi doğal bir kahverengiye döndürüyor


Resimlerini çekemedim ama teknenin ön yüzüne zamanında merak saldığım için topladığım deseni hoşuma giden peçete transferi yaptım.Buda şöyle oluyor peçeteler genellikle 4 kat ilk baskılı katı incecik alıyorsunuz , diğerleri kullanılmıyor.Kırtasiyelerde bu transfer için hazır solüsyonlar var dilediğiniz yüzeye peçeteyi yatırıp altını üstünü bu solüsyonla sıvıyorsunuz.İlk etapta beyazımsı dursa da kuruyunca şeffaf oluyor.


Ve en sonunda tüm parçaları birleştirip işlemimizi bitiriyoruz.




Şuan da evimin en güzel köşesini süslüyor...


Sanatla kalın...


4 Nisan 2018 Çarşamba

Kaligrafi ( Calligraphy )

Huzurlarınıza 7 yıldır haşır neşir olduğum güzel yazı sanatı yani KALİGRAFİ ile çıkmak istedim 🙂 Bu sanatın tarihçesine girip sizi sıkmak istemiyorum ,yaşadıklarımı ve öğrendiklerimi paylaşmam kafi.Ülkemizde genellikle Kaligrafi ile Hat sanatı aynı anlamda kullanılıyor.Ama Hat sanatı arap harfleriyle yapılan , kendi içinde apayrı bir dünyası olan yazı sanatıdır.Bu sanatın kendine has ve zor olmasının sebebi Müslümanlık ta resimle betimlemenin hoş karşılanmaması nedeniyle sanatçıların tüm ilgi ve çalışmalarını bu yazı sanatına yönlendirmesinden dolayıdır.Kaligrafi ise Latin harfleriyle belirli nizam ve ölçülerle yapılan , göze hoş gelen güzel yazı sanatıdır.
Kaligrafide aslında yazı yazılmaz, her harfin resmi çizilir.Çünkü Her harfin anatomisi farklıdır.Ve her font un kendine has ölçüleri vardır.Bu sanatta genellikle kesik(küt) uçlu kalemler kullanılır.Fırçalar,Fırça kalemler  ( brush pen ) ve sivri divit uçlarla yapılan farklı fontlarda mevcuttur.Bazı font çeşitleri ,
İTALİC  ↑
UNCIAL ↑

GOTHIC ↑


COPPERPLATE ↑

    Kaligrafiye başladığım zaman her gün en az 1 saatimi yazı yazmaya ayırdım.Süreklilik çok önemli.Her harfi sayfalarca yazdım.Tüm harfleri tam oturttuktan sonra kısa  kısa  kelimelere geçtim çünkü harfler arası boşluklarda çok önemli.Bundan sonrada uzun cümlelerle devam ettim.Bir alfabeyi yuttuktan sonra diğer alfabe tarzlarını çalışmaya başladım. Yanımdan kesik uçlu kalemimi eksik etmedim.Gün içinde blok notlara ,gazete kenarlarına, dergi kenarlarına hep yazdım. Şuan İtalic , Gothic , Uncial fontları yazabiliyorum.Azim ve istikrar olmazsa olmazımız.
  Şu an ülkemizde ileri gelen kaligrafların en başında Etem ÇALIŞKAN   geliyor benim için.Kendisi yaşayan bir çınar ve hala elinden kalemi düşürmedi.1928 doğumlu.Günümüzdeki ünlü Atatürk portreleri ve herkesin dövme olarak yaptırdığı Atatürk imzası da bu üstadımıza ait.hemen altta resimlerini paylaştım.Feyz almak için mutlaka eserlerini bir inceleyin.
Bu arada beni bu yazı hayatına daldıran üzerimde çok emeği olan sevgili hocam Mukadder Mustafa Erola minnet borçluyum.Kendisinin instagram hesabına ismin üzerine tıklayarak gidebilirsiniz.
Birazda benim yazdıklarımdan ekleyeyim 🙂  Kalın  sanat ve sağlıcakla …